top of page

Çocukluğum...

Çocukluğum...

Çocukluğumuz yaşamımızın en büyük enerji kaynağı… Acısı ve tatlısıyla hayatımızın en temel tohumlarının atıldığı, kişiliğimize yön veren o eşsiz zaman dilimi…

Bazen kendi kendimize “Neden böyle davrandım ki şimdi?” diye sorduğumuz o anlarımızın en büyük sebebi aslında…

Çocukken oluşturduğumuz ve o yaştayken bulunduğumuz ortam ve koşullarda işimize yarayan düşünce kalıplarımız, yetişkinlik çağına geldiğimizde aynı faydayı sağlamadığı zaman sıklıkla kendimizle iç kavgamız başlıyor. Mutsuz oluyoruz , çevremizdeki değer verdiğimiz insanları bile kırabiliyoruz.

Örneğin; bir adam , çocukluğunda duygularını göstermenin zayıflık olduğu, erkeklik kavramının sert ve hep güçlü olması gerektiği yönünde bir inanç geliştirdiğinde, yetişkinlik döneminde kendi yuvasında eşine ve çocuğuna karşı mesafeli, soğuk ve katı bir baba olabiliyor.

Ya da bir kadın çocukluğunda babasının şiddet içeren davranışlarına maruz kalıp bir sure sonra güçlü görünmek adına, babasının bu davranışlarına karşı duygusuz bir tepkiyle yaklaşması yönünde inanç geliştirebiliyor. İlerleyen dönemde kendi yuvasını kurduğunda güçlü ve iyi bir anne olurken, eşine karşı sevgi ve ilgi göstermede bir takım problemler yaşayabiliyor.

Bu iki örnekte ve diğer verilebilecek bir çok örnekte kişi bu şekilde davranmasının sebeplerini eşine, ailesine, yöneticisine, çocuğuna…vs. atabiliyor. Ama asıl sebebin kendisinde , kendi çocukluğunda oluşturduğu düşünce kalıplarında olduğunu kolay kolay kabul edip, göremeyebiliyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi bu örnekler çoğaltılabilir, çünkü parmak izi gibi her insanın hayatı, yaşadıkları ve bunları algılama şekli tektir. Ve herkesin bu nedenle hikayesi farklıdır.

İlerleyen yaşlarımızda bu düşünce kalıplarımız ayağımıza bağ olmaya başladığında artık işe yaramadığı gerçeği ile yüzleşmemiz gerekir. Ve bu yaşımıza kadar hizmet ettikleri için onları sevgiyle kucaklayarak, artık vedalaşmak üzere o düşünce kalıplarını atmak gerekir. Peki bu “Attım, bitti…” denilecek kadar hızlı ve basit olabilir mi? Genellikle olmaz.

Düşünce kalıplarımızın tamamiyle değişmesi için o düşünce kalıbımızın oluştuğu yaşa inip, o yaştaki çocuğumuzla yüzleşmemiz gerekir. Ancak o çocuk yanın da rızasıyla bu düşünce kalıplarına veda edilebilir. Çünkü zaten yetişkin tarafımız yanlış olduğunu ve bize zarar verdiğini bilir. Kurtulmak da ister ama bir türlü başaramaz. Hayatının belirli alanlarında aynı sorunlarla karşılaşmaya devam eder. Çünkü çocuk yanında bu işin içinde olduğunu unutur. Bilmez ki o çocuk yan o düşünceye sıkı sıkı sahiplenir…

Böyle bir durum yaşıyorsanız ve içinden bir türlü çıkamıyorsanız, bu konuyla ilgili kitapları okumanızı ve profesyonel destek almanızı tavsiye ederim. Geçmişin yüklerini bırakıp, çocuk yanınızla uzlaşıp yeni bir beyaz sayfaya başlamak için, kendiniz için daha da geç olmadan bir aksiyona geçmeye var mısınız?...


son eklenenler
bottom of page